anlık

 

Acı çekmek?

Kim için ne için?

Sevmek, sevilmek içi dolu olunca güzel eylemler evet. Ya tıngırdıyorsa bu eylem? İçi boşsa yani!

O boşluğun yarattığı azapta kaybolup gidiyor insan bazen.

Bizler bütün duygularımızın varlığından, her bir duyguyu sahiplenmekten neden kaçarız?

Olumlu şeyler yaşanır ve biterken olumsuzlar hep kucağımızda, sırtımızda, belki ayaklarımız da bir pranga olarak kalır. Mutlu anların gelip geçmesine izin verirken hüzünlü anları neden daha çok sahiplenir de kucaklar oturur buluruz kendimizi? İçimizde ayrı, belki zihnimizde ayrı ayrı büyütür, olmadık anlamlar yükler sonra da yarattığımız hüzün belki de melankoli havuzunda boğulur dururuz.

Hüzün tohumlarını ekmeye de, yaşatmaya da çok istekli davranırız. Belki de bu zinciri kıracak olan bir şeyleri değiştirecek olan şükrederek ve yine şükrederek yaşanılan mutlu anları fark etmek ve onları yaşatmak.

Şükrederek farkındalıkla olumlu olana tutunabilmeyi seçmek. Ne ekersen onu biçeceksek; ben umut, sevgi, merhamet, nezaket tohumlarından bolca ekmeyi seçiyorum.

Lakin hayat dengeyi sever biliyorsunuz, yaşam dualite üzerine kuruludur. Arada olumsuz ekinlerde baş gösterecektir. Gelene de gidene de nezaket göstermeyi seçen biri olarak o ekinin çoğalmasını engellemek yegane hedefim olmalı. Onunla savaşa girmeden, görmezden gelmeden sadece varlığının hediyesini almaya niyet ederek kabule geçmeyi seçmek..

Sanırım bazen bütün mesele bu.

Olana da olmayana da şükretmek..



Yorumlar

Popüler Yayınlar