“Kalk bir dopamin demle” başlığı mı daha çok dikkat çekici
yoksa “Erkekler neden az yaşar” başlığı mı? Tam karar veremedim. =)
Eleştirel kimliğin baskınlığı yer yer boy gösterse de sonunda
direnmeyip hakkı olana hakkını verdiği için bu kimliğimi seviyorum =)
Elimde ki kitap -her ne kadar adına tesadüf desek de- tesadüfi
bir şekilde benimle buluştu. Dikkatimi çekmesi elbette doktora tezimin içeriği
ile bağlantılı olmasından kaynaklanıyor. Beynim kitabı görür görmez yapıştırdı
eleştiriyi ne diyor bu arkadaş diye (yazara hiç bakmadan bunu dedim, yazarını
görünce elbette beynim hemen olumlu sinyalleri çoktan yaymaya başlamıştı bile
çünkü yazarın diğer kitaplarını çok sevmiştim).
Son iki yıldır sayısızca makale okudum, bazılarını tekrar
tekrar okudum, notlar aldım, çıkarımda bulundum, yeri geldi anlayamadım.
İdrakım bazı anlarda bazı bilgileri öğrenmeye hazır değildi. Bir çok kitabi
bilgi beynimin içinde bazen karmaşa yarattı ama sanırım bu kitabın bende açtığı
yeni pencere bütün o karmaşaya bir anlam kazandırdı.
Çok pencereli bilinç apartmanıma, sanırım en büyük
pencerelisinden bana bir balkon kazandırdı. Balkonları kim sevmez ki! O
balkondan sallanan sandalyemle birlikte bu yazımın katkısını perçinlemek ve
çoğaltmak için kaleme aldım.
Adrenalin, serotonin, melatonin vs. bunları çok duyar, yer yer
de hayatlarımızda cümle içinde dahi kullanırız. Dopamini de duymuşsunuzdur
elbet ama günlük hayatında cümle içinde kullanan henüz görmedim, doktor
değilseniz ya da literatürden beyitler okumuyor iseniz =)
Gizli kahramanımız dopaminin adını duyurmaya, varlığını üst
sıralara taşımaya merak saldım, farkındalık yaratmak deyince kanım kaynar
bilirsiniz =)
Sayfa sayfa tezime yazdığım literatür bilgilerimi özetleyecek
olursam; dopamin beyinde ve böbreklerde üretilen bir molekül. Beynin arka
bölgesinde yer alan Substantia Nigra Pars Kompakta (adı çok havalı değil mi)
üretilen ve buradaki üretim kaybının yarattığı hasarın ise Parkinson hastalığına
sebep olduğu bilinir. Altta bir fotoğraf bırakıyorum meraklılarınız için! Dopamin
miktarım azalırsa beynimin o kısmı nasıl görünür diye?
Büyük bir literatür bilgisine sahip olmaya gerek yok aslında Parkinson
hastalığının gelişmesinde cinsiyete göre farklılık gösteren belirgin risk taşıyan
kategori erkekler, erkeklerimiz. Her
yaşta ve incelenen tüm milletlerde Parkinson hastalığında erkekler kadınlardan
iki kat daha fazla risk altındalar. Literatür buna elle tutulur bir kanıt
bulamadığından şu an için gizemini korumakta.
Büyük pencereli balkonumdan fark ettiğim şey şu ki haz peşinde
koşan erkeklerimiz, dopaminlerini çar çur ediyor ve geleceklerine pek de sağlam
depo bırakmıyorlar gibi. Cinsiyetçi bir yaklaşım olarak görülmesin lütfen. Bana
çok mantıklı geldi bu hipotez aklıma düşer düşmez =)
Ne demek istiyorum şimdi ben?
Dopamin sıradan bir molekül olmayıp vücutta bir çok fonksiyon
da rol oynayan bir molekül imiş bunu ben de yeni öğrendim ki çok da sevdim,
öğrendikçe taşlar yerine oturuyor. Burada bile bir miktar dopamin salgıladığıma
eminim çünkü bu da bir haz kaynağı!
Dopamin motor sistemimimden tutun hareketlerim, günlük
eylemlerimi gerçekleştirme kabiliyetlerim, duygu ve düşüncelerimden doğan ödül
ve ceza sistemim, hafızam, dikkatim, beni motive eden şeyler, hazlarım,
davranışlarım, keşfetmemi, merakımı cezbeden şeylerin peşinden gitmemi,
ihtiyacım olanı ve hatta daha fazlasını elde etmemi sağlayan, beni destekleyen hatta
belki bilincimi etkileyen çok yönlü bir molekül dopamin. Ki kitaba göre zaman
algımızı dahi etkilemekte. Adını pek de sık duymadığımız bu molekülün
hayatlarımıza ne kadar çok yer kapladığına bakın, ilahi bir el gibi.
Varlığının gücünden yararlanarak hayatlarımızı idame
ettirmemizi sağlıyor. Peki ya dengeyi bozarsak? İlahi sistemle şaka olmaz!
Sistemde denge ne kadar ve nasıl önemliyse vücudumuzda da bir o kadar önemli.
Şimdi gelin dopaminin felsefesini anlamaya çalışalım ki kitabı
edinip okuduğunuz da çok daha iyi anlayacağınıza eminim kitaptan alıntılarla
devam ederek anlatmaya çalışacağım.
Vücudumuzda zaten var olan ve temel fonksiyonların
düzenlenmesinde yer alan ve sistemde sürekli aktif rol oynayan bir bazal
dopamin miktarına sahibiz. Bu cepte.! Duygu durumumu değiştirecek beni mutlu
etme, haz ya da motivasyonumu artıracak bir eylem neticesinde ‘tını mını tını
mını’ normal seviyede dolaşan dopamin miktarımda hızla bir artış yaşanacaktır. Bunu
şekil üzerinde gördüğünüzde çok daha iyi anlayacaksınız! Dopaminin zirve
yapmasıyla duyulan şeydir aslında o haz ve mutluluk hissi.
Kitapta yazanı aynen yazıyorum “Dopamin seviyesindeki bu hızlı
artış daha önce depolanmış dopaminlerin bir anda sisteme eklenmesi sayesinde
oluşur yani alınan her haz beynin bir yerlerinde boşalmış bir dopamin deposu
anlamına gelir. Grafikten de anlayacağımız üzere zirveyi gören dopamin dengeyi
sağlamak için keskin bir çöküş evresine girer artışının hemen ardından”.
İşte ilahi sistemin göz kırpması tam da burada başlıyor bence.
Alınan haz miktarı ne kadar büyük ya da coşkuluysa zirveye o oynuyor demektir
evet çok güzel fakat bu yükselmenin dengesini anlatan çöküşü de beraberinde
getiriyor. Çöküş derinleştikçe taban seviyeye yani bazal seviyeye dönüşte o
kadar kadar uzun sürüyor.
Buradaki bu süreci bilmek ve kullanmak neden mi önemli?
Kitaptan alıntı ile tekrar devam ediyorum. Büyük hazlar ve
başarılar sonrasında görülen durgunluğun sebebi işte bu çöküştür. Ee ne oldu
şimdi, çok güzel, özel bir durumdan sonra çöken o rehaveti hepimiz biliriz.
Canımız hiçbir şey yapmak istemez, şimdi ne oldu? Bu muydu bu kadar mıydı deriz
yer yer bazen. İşte bu garip boşluk hissi ve bu gibi durumlar dopamin
seviyesinin düşük olmasından kaynaklanır ve bu hissiyat dopaminin başlangıçtaki
seviyesine yükselene kadar da devam eder. Bu bilgi benim ne işime yarayacak
diyenlerdenseniz hadi yazıyı bir kere daha okuyun. Bu bilgiyle kendimizde
yaratacağız bu büyük idrak ve farkındalığın önemini benim gibi heyecanla
içinizde hissettiğinizi imgeliyorum.
Yaşadığımız her başarı, mutluluk ya da hazzın ardından gelen o
durgunluk dönemini daha bilinçli bir şekilde karşılayabileceğimizi umuyorum en
azından çabalayarak adım adım öğrenebiliriz. Bu dönemde ihtiyacımız olan şey zaman. Zamanı
kullanabilme gücü çok önemli çünkü bu dünya aleminde zaman; gizli güçlerden, saklı
sırlardan biri bana göre.
Hadi gelin bu 14 şubatta en yegane sevgilimiz olan kendimize
bir kitap hediye edelim bu kitabı okumanızı sevgiyle tavsiye ediyorum. Okudukça,
idrak ettikçe, dopaminin bu felsefesini anladıkça çoğu şeyin üstesinden
kolaylıkla gelmeyi başaracak güçteki varlıklarız.
Şahane bir ilahi sistem her an ve her yerde varlığıyla bize
göz kırpıyor. Bu sınav dünyasında yalnız değiliz ve bir sürü kopyaa çekebilecek
olasılıklar bizimlee.
Yolunuz sevgiyle, neşeyle, kolaylıkla ve idrakla dolu olsun..
Yorumlar
Yorum Gönder