Hayat bazen adil görünmez. Hele de beşeri bir pencereden bakıyorsan bu hayata.
Yaşamın getirileri ve götürüleri insanoğlunun hayatından.. Her güne karmaşayla, kaosala, bilinmezlikle uyanmak belki. Biri ıskalasa diğerinin mutlaka vuracağı o ihtimaller. Bu kadar dışsal uyaranlara maruz kalınca tabii bir sınav dünyasında olduğumuz unutuluyor haliyle.
Hatırlasak ne olacak diyorum bazen kendime, körü körüne düştüğümüz anlar da buluyoruz, kaçışı olmayan sınavlar içinde kendimizi..
Hayatın rastgele bir düzende gitmediği, tesadüfi olayların cereyan etmediği bir sistemden bahsediyoruz.
Karşımıza çıkan her kişi, durum ya da olay bizler için bir sınav ve rastgele değil.
Doğru bakış açısıyla baktığında belki bir nefs terbiyesi, belki ruhsal bir yükselme ya da bir farkındalık, uyanış için misafir oluyor hayatlarımıza.
Galu bela demiş Ruhlar olarak nasıl bir sınav dünyası ki burası bela ile acı ile yoğrulmaya gelmişiz. Çok mu güçlüyüz çok mu zayıf, orasını bilemiyorum işte.
Belki zayıflıklarını değiştirmeye cesaret edenleriz, belki kimin daha güçlü sınavlardan geçerek başarabileceğini göstermek isteyenlerden, belki de sadece meraklı Ruhlarız!
Merak edip, deneyimlemek isteyen özgür Ruhlar…
Seçenekler çoğaltılabilir. Verilen bir söz, yapılan bir anlaşmaya tabi varlıklarız.
Bakara Suresi-286. ayette; “Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez” der. Çok derin anlamlar içerir aslında. Tek bir cümle ve bir çok çıkarım!
Allah’ın her bir kulunu ne kadar iyi tanıdığı, takip ettiği ve hatta kaldıramayacağı hiçbir yük ile de sınanamayacağının garantisini verir aslında.
Bak garanti, çok net ‘yüklemez’ bitti, olasılık barındırmaz.
Tüm kainatın yaratıcısı olan yüce Allah kaldıramayacağın yükü yüklemem diyor, o yüke bir zerre dahi koysa belki yerle yeksansın. Ama garantisini veriyor.
Bazen acılar içinde kıvransan da, idrak edemese de düşündüğünden güçlüsün. Sen yine fark etmesen de ben seninleyim ve takibindeyim…
Ve devam eder; yaptığın iyilik kendi lehine, yaptığın kötülük de kendi aleyhinedir.
Gelecek olan yükler, sınavlar karşısında nasıl bir tavır sergileyeceksin? Hangi yönü seçeceğin özgür iraden de, seçimden sen sorumlusun. Aldığın veyahut almadığın sorumluluklar yalnız seni bağlayacak. Her koyun kendi bacağından asılacak yani.
Allah’ın merhameti ve lütfu, ayetin devamında gizlidir belki de ne yücedir ki dua kısmı da bulunur.
“Rabbimiz, unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Rabbimiz, kaldıramayacağıız şeyleri yükleme. Günahlarımızı affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın ve yardımcımızsın kâfirler grubuna karşı bizlere yardım et”
Açık ve yol gösterici.
Yaşamlarımız da aldığımız sorumluluklar; aile, iş, özel hayatlarımız; bazen kayıp olarak çıkar karşımıza bazen belki içsel bir savaşa dönüşüverir.
İşte o ayet fısıldasın o anlar da kalbimize; yaşadığın hiçbir şey tesadüf değil, kaldıramayacağın yükler yüklenmedi, seçildin çünkü taşıyabilirsin, çünkü benden bir güç verildi sana. Asıl mesele bu yüklerin ya da sorumlulukların insanı ezmek ya da zulüm etmek için olmadığı, her bir sınavın bu yolculuğun bir parçası olduğu- tıpkı bir puzzle parçası gibi- bittiğinde ortaya çıkacak şahane bir eserin varlığının habercisi belki de..
Sadece fark etmek, hatırlamak ve teslimiyet göstermek gerekiyor belki de..
“Tefekkür et.
Düşünme değil; derinden görme hâli..
Sessizlikle bak olanlara. Kalbinin kıyısına otur ve orada dur…
Çünkü bazen en büyük cevaplar, susarak gelenlerdir”.
Yorumlar
Yorum Gönder